KIŞ AYLARINDA BESLENME

Kış ayının geldiğinin sinyallerini veren son baharın gelmesiyle birlikte insanların hem yaşam tarzında hem de vücutlarında değişim başlar. Kış ayları evde ve kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirilen, hareketin azaldığı dönemlerdir. Aile ve dostlarla geçirilen hoş vakitlerde daha çok yeme, atıştırma eğilimi olur. Tabi ki evde ve ofislerde geçirilen zamanlarda fast food ve abur cubur tercih edilerek yüksek kalori alınır. Yağışlı ve soğuk havanın etkisyle hareketsiz kalmak alınan kaloriyi harcamayı engeller ve kilo artışını destekler. Kışın kilo almamızdaki diğer bir etken ise soğuklarla birlikte vücut ısımızın azalmasıdır. Vücudumuz soğuklardan kendisini korumak için gerekli bir ısıya ulaşmak zorundadır. Biz üşüdükçe enerjiye olan gereksinmemiz artar ve daha fazla besin tüketmeye, özellikle de daha fazla enerji veren besinleri tüketmeye başlarız. Bu istek kontrol edilemezse doğal olarak kilo almamıza sebep olur. Tabi kışın giyilen bol ve kalın kıyafetler kilo artışını gizlediği için de farkına varılmaz yada umursanmaz artan kilolar, ta ki bahar gelene kadar.

Bu mevsimi kilo almadan geçirebilmenin yolu doğru beslenmekten geçer. Yeterli ve dengeli beslenme gün içinde her besin grubundan yeterli miktarda almakla sağlanır. Böylece ihtiyacımız olan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineralleri de almış oluruz. Günlük beslenmede her yiyecek grubundan; sebze ve meyve grubu, et, yumurta ve kuru baklagiller grubu, tahıl grunu ve süt ve süt ürünleri grubundan yeterince alınması temel kuraldır. Yağlar dengeli bir şekilde beslenmemiz içinde yer almalı fakat abartılmamalı, şekerler ise daha çok meyveden gelen fruktoz tercih edilecek şekilde karşılanmalıdır.

Kışın gelmesiye birlikte vücut direncimizi arttırmazsak grip, nezle gibi çeşitli enfeksiyon hastalıklara davetiye çıkartmış oluruz. Özellikle çocuk, hamile ve yaşlıların bu konuda dikkatli olmasında fayda var. Organizmada enfeksiyon geçirilen dönemler vücudun dirençsiz kalmasına neden olur. Özellikle enfeksiyon ile immün sistem(bağışıklık sistemi) ilişkisi düşünüldüğünde, immün sistem hücrelerinin ihtiyacı olan enerji hiç kuşkusuz ki dengeli bir beslenme ile sağlanmalıdır. Dolayısıyla enfeksiyon hastalıklardan korunma ve immün sistemi güçlendirmede dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemi göz ardı edilemez.

A ve C vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Özellikle bu vitaminler, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar. Portakal, greyfurt, limon, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşil biber, karnabahar, mandalina, maydonoz, roka, tere ve bütün meyveler bu vitaminlerden zengin besinlerdir. Burada önemli olan sebze ve meyveyi taze, meyvsimine uygun olarak tüketmektir. Eğer taze sıklımış olarak tercih edecekseniz içilmeden hemen önce sıkılmalıdır. Meyve suları bekletildiğinde C vitamini hızla kaybolur. Çünkü bu vitamin ısı, ışık gibi etmenlerden kolayca etkilenir. Yemeklerde veya öğün aralarında yenen bol miktardaki  salata da bize bu vitaminleri sağlayacaktır. C vitamini kaybını önlemek için salatalar da meyve suları gibi yenmeden hemen önce hazırlanmalıdır. Mümkünse her öğün taze limonlu salata tüketmek faydalıdır.

Diyetteki yağ türü ve miktarı enfeksiyon hastalıklarının seyrinde önemlidir. Doğru yağ asitleri yeterince tüketilmelidir. Ayçiçek, mısırözü bitkisel sıvıyağlar omega-6 yağ asitlerinden (çoklu doymamış yağ asidi), deniz ürünleri ve balık omega-3 yağ asitlerinden (çoklu doymamış yağ asidi) ve zeytinyağı, fındık yağı omega-9 (tekli doymamış yağ asidi) yağ asitlerinden zengin besinlerdir. Saydığımız  bu yağ asitlerinin  immün sistem üzerinde olumlu etkileri bilinmektedir ve dengeli şekilde alınmalıdır. Ancak diyetin yağ içeriğinin yüksek olması immün sistemi baskılayıcı etki de göstermektedir. Bu konu da göz ardı edilmeden kilo artışını da destekleyen trans yağ asidini fazlaca içeren fast food yiyeceklerden ve kızartmalardan uzak durulmalıdır.

Tabiki yeterli ve dengeli beslenirken protein kaynaklarının da immün sistem üzerindeki etkilerinin önemi unutulmamalıdır. Soğuk algınlı gibi hastalıkların geçirildiği dönemlerde protein kaynaklarının yeterli tüketilmesi genel kabul görmüş önemli bir noktadır. Protein kaynağı dediğimizde akla kırmızı eti, tavuk, balık, yumurta, süt ve süt ürünleriyle birlikte bitkisel protein kaynağı olan kurubaklagiller gelmektedir. Kaliteli protein kaynağı olan hayvansal kaynaklı protein farklı bir sağlık problemi olmadığı sürece protein ihtiyacını karşılamada birinci tercih olmalıdır.

Sağlıklı ve dengeli beslenme kurallarına dikkat ettiğimiz sürece kış mevsimini kilo almadan ve daha sağlıklı olarak geçirebiliriz.